31 Temmuz 2017 Pazartesi

Mantar Tedavisi

Mantar hastalıkları sadece tırnaklarda ve ayaklarda görülmez. Vücudun farklı alanları da mantar hastalıklarından muzdarip olabilir. Bu makalede mantar hastalıklarının neden oluştuğuna ve mantar türlerine değindikten sonra mantar tedavisi ile ilgili bir alıntı sunulacaktır. İyi okumalar dileriz. 

Mantar Neden Oluşur


Mantarlar doğada sayıca çok fazla olan genellikle nemli ve havasız ortamlarda yaşamaya elverişli yaşayan bakterilerin yol açtığı dermatolojik problemdir. Mantar hastalığı, üzerilerinde çok fazla kıl olmayan derilerin düz kısımlarını etkileme eğilimdedirler. Çocuklarda ve yaşlılarda daha fazla görülme eğilimindedirler.

Mantar hastalığı el ve ayakta kaşıntı, kızarıklık, sulantı, sertleşme, kalınlaşma ve bazen kepeklenme şeklinde kendini gösterir. Bu anlamda , genelde kırmızı, pul pul bir nokta olarak ortaya çıkarken, zamanla dışa doğru yayılma eğilimi gösterirler.


Mantar Türleri



Tırnak mantarları (onikomikoziz), genellikle tırnaklarda, kalınlaşma, renk değişimi, sertleşme ve kırılmalar şeklinde olur. Eğer zamanında tedavi edilmezse tırnak yatağını da bozup kalıcı şekil bozukluğuda neden olabilir . 
Kasık mantarı (t. inguinalis), ise genellikle uyluk ön, üst ve iç yüzeyinde görülüp kaşıntı, kızarıklık ve su toplama gibi belirtileri vardır. Genital bölge mantarları, beyazımsı kremimsi akıntı, laşıntı ve kızarıklık ile kendini gösterir. Islaklık, maserasyon, gebelik, şeker hastalığı ve Antibiyotik kullanımı hastalığın sebebi olabilir. 
Ayak mantarı ise ayak derisinde oluşan mantar türüdür. Genelde ayakların nemli kalmasından kaynaklı oluşur. Buna neden olan etkenler arasında ; dar ve havasız ayakkabılar, ayakların kurulanmaması ve toplu kullanım alanlarında terlik giyilmemesi etkendir. 

Mantar Tedavisinde Kullanılan Yöntemler

  • Tedavi yöntemleri açısından bir çok başlıkta ele alınabilecek Mantar tedavi uygulamalarını, kısaca sıralamak gerekirse; dermabrazyon uygulaması ile cildin üst kısmının mekanik olarak aşındırılması , Doku kaybından dolayı oluşmuş atrofik skarların tedavisinde kullanılan, yumuşak Doku Arttırımı işlemleri olarak klinik başlıklarda sıralanabilir.
  • Klinik uygulamalar olarak bu işlemlerin her birinin zamansal ve maddi açıdan handikapları olmakla beraber, ciltte kalıcı başka izlere sebep olabilmeleri ve kişiden kişiye değişen doku farklılıklarından kaynaklı sonuçları istenen kalitede olmama ihtimalide azımsanmayacak boyuttadır.
  • Bu yöntemlerin dışında bitkisel kür ve peeling yöntemleri de tedavi metodları arasında sayılırken çoğu zaman bu uygulamalarında, sadece sivilcenin yarattığı tahribatı hafifletmek amaçlı bitkisel terapi etkisine sahip olması ve kesin çözüm için yeterli olmaması uygulama amacına yetersiz kalmaktadır.
  • Ancak bu yöntemlerin dışında , son dönem artan vakalarla beraber bilinirliğide giderek artan Kimyasal peeling uygulamarı, dikkatleri çekmektedir. Hem kişinin kendi başına yapabileceği basitlikte hemde cildin ve sivilcenin yapısına bağlı olarak derecelendirilebilen TCA – Kimyasal Asit Peeling yöntemleri, zamansal ve maddi olarak sunduğu olanaklarla giderek artan bir rağbet görmektedirler.

TCA Peeling Nedir 

TCA Bir asit türüdür. Labarauar ortamında hazırlanan bir asit olan TCA Peeling ürünü olarak deiyonize suda çözelti haline getirilerek Uygulandığı Nasır tabakadaki deriyi yakarak derinin kurumasını ve ardından soyulmasını sağlayan bir asit solisyonu olarak kullanılır.
TCA (trikloroasetik asit) peelingle özellikle, cilt lekeleri, gözenekler, doğum izleri, faça izleri, jilet izleri, dikiş izleri, cilt kırışıklıkları giderilmekte hatta dövme bile silinebilmektedir.

TCA Kullanımı

Cilt yapısının hassasiyet ine bağlı olarak derecelendirilebilen TCA peeling uygulamasında ilk adım cilt tipine uygun derecelendirilmiş solisyonu seçmektir. Burada bilinmesi gereken en önemli durumun ilk uygulamada sorunun çözülmesini sağlamak amacıyla cildi zorlayan, gereğinden fazla oranlı soliyon ve cilde temas süresinin fazla olması gibi yaklaşımların kesinlikle tehlikeli olduğudur.
Nasır Tedavisinde kullanılacak TCA oranı % 30 ortalamarında olurken, ten rengi ve cildin hassaiyetine bağlı olarak % 40 oranına kadar yükselebilmekdir. Uygulama esnasında TCA solisyonu, öncesinde temizlenmiş olan bölgeye, cilde temas ettiğinden şüphe duyulmayacak biçimde 2 ila 4 dakika arasında değişebilen sürelerde hafif darbelerle sürülmelidir. 1-2 dakika içerisinde cilt de oluşmaya başlayan iğne batıklarına benzer yada yanma gibi hafifi acı hissi yaratacağı önceden bilinmeli cidin zorlanmaya başladığı noktada 2 dakikadan az 4 dakikadan fazla olmamasına özen gösterilerek uygulamaya son verilmelidir.

TCA Uygulama Sonrası Yapılması Gerekenler

TCA uygulamasının ardından doğal-organik sabun yada şampuanla uygulamanın olduğu bölge hemen yıkanmalı ve su ile cilt terapi edilmelidir. Bahsi geçen işlemlerin ardından, cilt dengesinin tekrar kazanılması sağlayacak sağlıklı bir tedavi süreci için çinko oksit oranı yüksek pişik kremleri yada B5  bepantenol  gibi yüksek nemlendirici etkilere sahip vitaminlerle uygulama sonrasında hasarlı bölge sürekli desteklenmeli ve doğrudan sıcağa ve bakteriyel süreçlere maruz kalmamasına önem verecek biçimde dışsal etmenlerden korunması sağlanmalıdır.
Giderilmesi istenen sorunun tamamen kaybolması sürecine kadar 20-25 günlük periyotlar da uygulanabilecek olan TCA peeling yönteminin, hassas ama bilinçli kullanımda sorunun kesin çözümü için çok iyi bir tedavi yöntemi olduğu unutulmamalı ve cilt dengesinin sağlanması açısından önerilen mineral ve vitamin desteklerinin 4-5 saat gibi zaman dilimlerinde cilde sürülerek, dokunun kendini güçlendirmesi sağlanmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder